Amerikan Başkanlık Seçimleri: Tarih, Süreç ve Kadın Başkan Adayları

Amerikan başkanlık seçimleri, dünya siyasetinde büyük bir etkiye sahip olan, ABD halkının doğrudan seçtiği en önemli demokratik süreçlerden biridir. ABD başkanlık seçimleri, ülkenin federal anayasal cumhuriyet yapısının temel taşı olup, sadece Amerika Birleşik Devletleri için değil, küresel siyaseti de derinden etkileyen sonuçlar doğurur. Bu makalede, Amerikan başkanlık seçimlerinin tarihini, seçim sürecini ve önemli dönüm noktalarını inceleyecek, ardından kadın başkan adaylarının bu süreçteki rollerine odaklanacağız.

Amerikan Başkanlık Seçimlerinin Tarihsel Gelişimi

1. İlk Seçimler ve Kuruluş Dönemi

Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk başkanlık seçimleri 1788-1789 yıllarında yapıldı. George Washington, Amerika’nın ilk başkanı olarak seçildi ve ülkenin yeni anayasası altında bu görevi üstlenen ilk kişi oldu. Washington, hiçbir siyasi partiye üye olmamış ve iki dönem boyunca görevde kalmıştır. Başkanlık seçimleri o dönem eyalet yasalarına göre ve çoğunlukla seçkin sınıflar tarafından belirlenen seçmenler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Seçmenler (Electoral College), hala başkanlık seçimlerinde önemli bir rol oynamaktadır.

Başlangıçta, başkanlık seçimlerinde halkın doğrudan katılımı sınırlıydı. Sadece beyaz erkekler oy kullanabiliyor, köleler, kadınlar ve yerli Amerikalılar bu sürecin dışında bırakılıyordu. Bu durum zamanla değişmiş, özellikle 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında önemli reformlar gerçekleştirilmiştir.

2. 19. Yüzyıl ve Parti Sisteminin Gelişimi

  1. yüzyıl boyunca, Amerikan başkanlık seçimleri giderek daha karmaşık bir hale geldi. 1828 seçimleri, parti sisteminin tam anlamıyla geliştiği ve modern başkanlık kampanyalarının temellerinin atıldığı ilk seçim olarak kabul edilir. Andrew Jackson, Demokrat Parti’nin adayı olarak büyük bir halk desteğiyle seçilmiş, kampanya sürecinde halkla daha doğrudan bir ilişki kurmayı başarmıştır. Bu dönemde ayrıca Whig Partisi de güçlenmiş, ancak kısa bir süre sonra parçalanmıştır. 1854’te kurulan Cumhuriyetçi Parti ise, özellikle kölelik karşıtı duruşu ile öne çıkmıştır.

1860 yılında Abraham Lincoln’ün başkan seçilmesi, Amerikan tarihindeki en önemli seçimlerden biri olarak kabul edilir. Lincoln’ün seçilmesi, Amerikan İç Savaşı’nın (1861-1865) fitilini ateşlemiş ve kölelik meselesi seçimlerin ana gündem maddesi haline gelmiştir.

3. 20. Yüzyılda Başkanlık Seçimleri

  1. yüzyıl, Amerikan başkanlık seçimlerinde birçok ilke sahne olmuştur. 1920 yılında, kadınlara oy hakkı veren 19. Anayasa Değişikliği yürürlüğe girdi ve kadınlar ilk kez başkanlık seçimlerinde oy kullanmaya başladı. Franklin D. Roosevelt, 1932 seçimlerinde büyük bir zafer kazanarak ABD tarihindeki en uzun süre görevde kalan başkan oldu. Roosevelt, dört dönem boyunca başkanlık yapmış, ancak 1947’de çıkarılan anayasa değişikliği ile başkanların iki dönemden fazla görev yapmaları yasaklanmıştır.

Soğuk Savaş döneminde başkanlık seçimleri, dış politika konularının ve Sovyetler Birliği ile ilişkilerin ön planda olduğu bir ortamda gerçekleşmiştir. 1960 yılında, televizyonun büyük bir etki yarattığı ilk seçimlerden biri olarak kabul edilen Kennedy-Nixon yarışı, medyanın seçim süreçlerindeki önemini göstermiştir.

4. Seçim Sisteminde Değişiklikler ve 21. Yüzyıl

  1. yüzyıl, Amerikan başkanlık seçimlerinde daha fazla kutuplaşmaya ve yoğun tartışmalara sahne olmuştur. 2000 yılında Al Gore ve George W. Bush arasında geçen seçim, oyların yeniden sayımı ve Yüksek Mahkeme’nin müdahalesi ile sonuçlanmıştır. 2016 yılında Donald Trump’ın zaferi, seçmenlerin genel oyda Hillary Clinton’ı tercih etmesine rağmen Seçim Kurulu (Electoral College) sistemi nedeniyle başkan seçilmiştir. Bu olay, seçim sisteminin eleştirildiği bir döneme işaret etmektedir.

Amerikan Başkanlık Seçim Sistemi

ABD başkanlık seçimleri, federal bir seçim sistemi olan Seçim Kurulu (Electoral College) tarafından gerçekleştirilir. Bu sistem, her eyaletin nüfusuna göre belirlenen bir seçmen sayısına dayanır. Toplamda 538 seçmen vardır ve bir başkan adayının seçimi kazanabilmesi için en az 270 seçmeni elde etmesi gerekir.

1. Ön Seçimler ve Delegeler

Başkanlık seçim süreci, ön seçimlerle başlar. Ön seçimler, her iki büyük partinin (Demokratlar ve Cumhuriyetçiler) kendi adaylarını belirlemek için eyalet bazında gerçekleştirdiği seçimlerdir. Her eyaletin ön seçim sonuçlarına göre partilere delege gönderilir ve bu delegeler partinin ulusal kongresinde başkan adayını seçer. Özellikle “Süper Salı” olarak bilinen gün, birçok eyalette aynı anda ön seçimlerin yapıldığı ve adayların delege sayılarını önemli ölçüde artırdığı kritik bir süreçtir.

2. Seçim Kurulu (Electoral College) Sistemi

Seçim Kurulu sistemi, ABD başkanlık seçimlerinin en tartışmalı unsurlarından biridir. Halk oyları doğrudan başkanı seçmez, bunun yerine her eyaletin seçmenleri, adaylardan birini desteklemek için oy kullanır. Bu sistemde, bazı eyaletler “salıncak eyaletler” (swing states) olarak bilinir ve seçim sonuçlarını belirlemede kritik bir rol oynarlar. Örneğin, Florida, Pennsylvania ve Ohio gibi eyaletler genellikle başkanlık seçimlerinde büyük önem taşır.

3. Seçim Kampanyaları ve Medyanın Rolü

Modern başkanlık seçimleri, büyük ölçüde medya tarafından şekillendirilen kampanyalarla gerçekleşir. Televizyon, radyo ve sosyal medya, adayların halkla doğrudan etkileşim kurmalarını sağlar. Özellikle televizyon tartışmaları, adayların halk üzerinde bıraktığı izlenimi büyük ölçüde etkiler. 1960 yılında Kennedy ve Nixon arasındaki ilk televizyon tartışması, seçim kampanyalarının medya üzerindeki etkisini gözler önüne sermiştir.

Kadın Başkan Adayları

Amerikan siyasetinde kadınların yükselişi yavaş ve zorlu bir süreç olmuştur. Kadınlar, 1920 yılına kadar oy kullanma hakkına sahip değildi ve bu nedenle başkanlık seçimlerinde söz sahibi olamamışlardır. Ancak, kadınlar oy kullanma hakkını elde ettikten sonra dahi başkanlık yarışında ciddi bir varlık gösterememiştir. 20. yüzyılın sonlarına kadar hiçbir kadın büyük bir partiden başkan adayı olamamış, ancak bağımsız ve üçüncü parti adayları olarak yarışa katılmıştır.

1. İlk Kadın Başkan Adayları

ABD tarihindeki ilk kadın başkan adayı Victoria Woodhull’dur. Woodhull, 1872 yılında Eşit Haklar Partisi’nin adayı olarak başkanlık yarışına girmiştir. O dönemde kadınların oy kullanma hakkı olmamasına rağmen, Woodhull’un adaylığı Amerikan siyasetinde kadınların varlığına dair önemli bir sembol olmuştur. Woodhull’un adaylığı, kadın hakları mücadelesinde önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilmektedir.

1920’lerden itibaren kadınlar, özellikle yerel ve eyalet düzeyinde siyasette daha fazla yer almaya başlamıştır. Ancak başkanlık seçimlerinde kadın adayların etkinliği uzun bir süre sınırlı kalmıştır.

2. Shirley Chisholm: Bir İlki Başaran Kadın

1972 yılında, Shirley Chisholm, Demokrat Parti’den başkanlık için adaylığını koyan ilk Afrikalı-Amerikalı kadın olarak tarihe geçmiştir. Chisholm, New York’tan seçilmiş bir kongre üyesiydi ve “Unbought and Unbossed” (Satın Alınmamış ve Kontrol Edilmemiş) sloganıyla kampanyasını yürütmüştür. Chisholm, başkanlık yarışında fazla ilerleyememiş olsa da, siyah kadınların Amerikan siyasetindeki temsilini artırmıştır.

3. Hillary Clinton ve 2016 Seçimleri

Kadınların başkanlık seçimlerindeki en önemli başarısı 2016 yılında Hillary Clinton’ın Demokrat Parti’nin adayı olmasıyla gerçekleşmiştir. Clinton, 2008 yılında da aday adayı olmuş, ancak Barack Obama karşısında yarışı kaybetmiştir. 2016’da ise hem büyük bir partiden aday olan ilk kadın hem de genel seçimlerde halk oylamasında en fazla oy alan kadın adayı olarak tarihe geçmiştir.

Clinton, seçim kampanyası boyunca birçok engelle karşılaşmış, özellikle cinsiyetçi saldırılarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Seçimleri Donald Trump karşısında kaybetmesi, Amerikan seçim sistemine yönelik eleştirileri de artırmıştır, çünkü Clinton genel oylamada daha fazla oy almasına rağmen Seçim Kurulu sistemi nedeniyle başkanlık koltuğuna oturamamıştır.

4. Kamala Harris: Tarihi Bir Başarı

2020 seçimleri, Amerikan siyasetinde kadınların rolünü daha da ileri taşıyan bir gelişmeye sahne olmuştur. Joe Biden’ın başkan yardımcısı adayı olarak seçtiği Kamala Harris, Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk kadın başkan yardımcısı olmuştur. Aynı zamanda Hindistan kökenli ve siyah bir kadın olarak Harris, Amerikan siyasetindeki çeşitliliğin önemli bir temsilcisi olmuştur.

Sonuç

Amerikan başkanlık seçimleri, tarihin en karmaşık ve etkili demokratik süreçlerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir. Bu süreç, zaman içinde birçok değişikliğe uğramış, halkın ve adayların rolü giderek artmıştır. Kadınların başkanlık yarışına katılımı ise Amerika’nın demokrasi yolculuğunda önemli bir aşama olmuştur. Victoria Woodhull’un 1872’de başlattığı mücadele, Shirley Chisholm ve Hillary Clinton gibi figürlerle devam etmiş ve Kamala Harris’in başkan yardımcılığı ile yeni bir döneme girilmiştir.